Türkiye, aktif fay hatları üzerinde yer aldığı için sık sık deprem riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. 2023 yılında yaşanan büyük depremler ise bu gerçeği bir kez daha hatırlatmış ve ülkenin ekonomik, sosyal ve yapısal anlamda ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne sermiştir. 2025 yılına geldiğimizde ise, olası büyük depremlerin Türkiye’ye maliyeti, sadece yapı hasarlarıyla sınırlı kalmamakta; üretim kaybı, istihdam etkileri ve psikolojik sonuçlar gibi geniş bir etki alanına yayılmaktadır. Bu yazıda, 2025 yılı özelinde Türkiye’nin karşı karşıya kalabileceği deprem maliyetlerini tüm yönleriyle analiz ediyoruz.
2025 Yılında Depremlerin Türkiye’ye Etkisi Ne Kadar?
Depremler Türkiye’de yalnızca binaları değil, şehirleri, ekonomiyi ve toplumu doğrudan etkilemektedir. 2025 yılı itibarıyla deprem senaryoları incelendiğinde, özellikle İstanbul, İzmir ve Doğu Anadolu bölgesindeki büyük şehirlerde meydana gelebilecek olası depremlerin, ülke genelinde 150 milyar TL’ye kadar doğrudan ekonomik kayba yol açabileceği tahmin edilmektedir. Bu maliyetin içinde altyapı hasarları, konut yıkımları, sanayi tesislerindeki üretim durması ve acil müdahale masrafları yer almaktadır.

Konut ve Altyapı Hasarlarının Ekonomiye Etkisi Nedir?
Konutların yıkılması, yalnızca barınma krizine değil, aynı zamanda büyük bir finansal yüke neden olur. 2025’te olası bir büyük depremde 1 milyondan fazla konutun hasar görmesi beklenirken, yeniden inşa ve onarım maliyeti 70 milyar TL’yi aşabilir. Ayrıca yollar, köprüler, enerji hatları ve su sistemleri gibi temel altyapı unsurlarında meydana gelen tahribat, şehirlerin günlük yaşamını durma noktasına getirebilir ve bu da dolaylı olarak üretim ve ulaşımı sekteye uğratarak ekonomide zincirleme bir etki yaratabilir.
İş Gücü ve Üretim Kaybı Nasıl Hesaplanır?
Depremler sonrası meydana gelen iş gücü kaybı, sadece insanların fiziksel zarar görmesiyle sınırlı kalmaz; aynı zamanda üretim merkezlerinin kapanması, ulaşımın sekteye uğraması ve psikolojik travmalarla da yakından ilişkilidir. 2025’te olası bir Marmara depremi senaryosunda, Türkiye GSYİH’sinin yaklaşık %2’si oranında bir üretim kaybı yaşanabileceği öngörülmektedir. Bu da yaklaşık 300 milyar TL’lik bir ekonomik küçülmeye karşılık gelmektedir.
Zorunlu Deprem Sigortasının Rolü Ne Olabilir?
Zorunlu Deprem Sigortası (DASK), yaşanacak maddi kayıpların bir kısmını karşılamayı amaçlasa da, kapsadığı tutar sınırlıdır. 2025 itibarıyla sigortalı konut sayısı artsa da hâlen pek çok bina sigortasız durumdadır. Sigortalı yapılarda maksimum teminatın 1 milyon TL’ye kadar çıkabildiği düşünülse de, yeniden inşa maliyetleri ve kişisel kayıplar bu rakamların çok üzerinde gerçekleşebilmektedir. Bu nedenle DASK, maliyetin yalnızca küçük bir kısmını karşılayabilmektedir.
Kamu Harcamaları ve Uluslararası Yardımlar Yeterli Olur mu?
Devlet, depremin ardından ilk yardım, geçici barınma, altyapı onarımı ve uzun vadeli yeniden inşa süreçlerine ciddi kaynak ayırmak zorunda kalmaktadır. 2023’teki depremler sonrası devlet bütçesinden 100 milyar TL’ye yakın kaynak aktarılmışken, 2025 senaryosunda bu rakamın 200 milyar TL’yi aşabileceği düşünülmektedir. Uluslararası yardımlar ve fonlar ilk etapta destek sağlasa da, bu kaynaklar genellikle kısa vadeli ihtiyaçları karşılamakla sınırlı kalmaktadır.
Psikolojik ve Sosyal Maliyetler Göz Ardı Ediliyor mu?
Depremler yalnızca maddi değil, aynı zamanda manevi ve psikolojik boyutlarıyla da toplumu etkiler. İnsan kayıpları, yaralanmalar, travmalar ve göç hareketleri gibi faktörler uzun süreli sosyal etkiler yaratabilir. Bu durum hem iş gücünü hem de eğitim sistemini sekteye uğratabilir. 2025’te yaşanabilecek bir büyük depremin, sosyal sistem üzerinde yaratacağı baskının, ekonomik etkiler kadar güçlü olabileceği unutulmamalıdır.
Şehirlerin Yeniden İnşası ve Kentsel Dönüşüm Ne Kadar Tutar?
Kentsel dönüşüm projeleri, uzun vadede depreme dayanıklı şehirler yaratmayı hedeflese de maliyet açısından oldukça yüksek kalemler içerir. 2025 yılı itibarıyla Türkiye genelinde 6 milyon konutun dönüştürülmesi hedeflenmektedir ve bu da yaklaşık 4 trilyon TL’lik bir yatırım anlamına gelir. Ancak bu yatırımlar henüz tam olarak gerçekleşmeden yaşanabilecek büyük bir deprem, mevcut süreci daha da zorlaştırabilir.

Türkiye’de Deprem Kaynaklı Ekonomik Kayıplar 2025 Tahmini
Bölge | Olası Deprem Büyüklüğü | Ekonomik Kayıp (TL) |
---|---|---|
İstanbul ve Marmara | 7.5 Mw | 400 Milyar TL |
Ege Bölgesi | 6.8 Mw | 80 Milyar TL |
Doğu Anadolu | 7.0 Mw | 90 Milyar TL |
İç Anadolu | 6.5 Mw | 60 Milyar TL |
Güneydoğu Anadolu | 6.8 Mw | 70 Milyar TL |
Sıkça Sorulan Sorular
Aşağıda Depremin Türkiye’ye Maliyeti 2025 ile ilgili sıkça sorulan sorular ve yanıtları yer almaktadır:
2025’te büyük bir depremin Türkiye’ye maliyeti ne kadar olabilir?
2025 yılında gerçekleşebilecek olası büyük bir depremin toplam maliyetinin 600 milyar TL’yi aşabileceği tahmin edilmektedir.
Deprem sonrası en fazla hangi sektör etkilenir?
İnşaat, ulaşım, sanayi üretimi ve enerji sektörleri başta olmak üzere tüm ekonomik faaliyetler ciddi şekilde etkilenmektedir.
Zorunlu deprem sigortası ne kadarını karşılar?
DASK, genellikle bina için 1 milyon TL’ye kadar ödeme yapabilir; ancak bu tutar, birçok durumda yeniden inşa maliyetlerini karşılamaya yetmez.
Depremler devlet bütçesine nasıl yük getirir?
Devlet, arama kurtarma, geçici barınma, altyapı onarımı ve yeniden inşa çalışmaları için yüz milyarlarca TL harcama yapmak zorunda kalabilir.
En riskli bölgeler hangileridir?
İstanbul, İzmir, Elazığ, Hatay, Kahramanmaraş ve Bingöl gibi şehirler aktif fay hatlarına yakın olmaları nedeniyle en riskli bölgeler arasında yer alır.
Kentsel dönüşüm deprem zararlarını azaltır mı?
Evet, kentsel dönüşüm projeleri depreme dayanıklı yapıların artırılmasını sağladığı için can ve mal kaybını önemli ölçüde azaltabilir.
Türkiye depremlere yeterince hazır mı?
Maalesef hayır. Özellikle yapı stoku, denetim eksikliği ve sigortasız konut oranı gibi faktörler, Türkiye’yi hâlen kırılgan bir konumda tutmaktadır.